Ehl-i Sünnet İnancına Göre Devletin Oluşumu Ve İşleyişi
Ehl-i Sünnet İnancına Göre Devletin Oluşumu Ve İşleyişi
Prof. Dr. Ali ÖZEK
İlk İslâm devleti, herkesçe malum olduğu üzere Allah Rasûlü Hz. Muhammed(s.a.v.) tarafından Medine’de kurulmuştur. Rasûlulla’ın iki vasfı vardır:
1. Allah rasûlü oluşu,
2. Devlet reisliği.
Rasûlullah devleti, on sene gibi kısa bir zaman içinde teşkil etmiştir. Burada ben devletin nasıl işlediği, nasıl idare edildiği üzerinde durmayacağım. Ben özellikle Rasûlullah’tan sonraki devlet şekli, idaresi ve işleyişi üzerinde durmak istiyorum. Zira, Ehl-i Sünnet inancına göre devlet olmadan hiçbir şey olmaz. Bunun için Rasûlullah, Medine’ye gelince önce devleti kurmuştur.
Bilindiği gibi Rasûlullah, vefatında bazı sahabenin ısrarla istemesine rağmen kendinden sonra devleti kimin idare edeceği hususunda herhangi bir beyanda bulunmamış, belli şahsı da işaret etmemiştir.
Bunun sebebi Kur’ân’dır. Şayet Peygamber, herhangi bir kimseyi veya herhangi bir aileyi veya herhangi bir topluluğu tavsiye etseydi, Kurân’a aykırı davranmış olurdu. O zaman da, şimdi de herkes biliyordu ki, Kur’ân’da Müslümanların idaresi, Müslümanlar tarafından seçilecek bir emir(reis) tarafından yürütülecekti.
Hz. Peygamber vefat edince Müslümanlar, Sakiet benî Saîde’de toplandı. Kendilerine bir reis seçti. Bunun anlamı, o gün herkes biliyordu ki, Peygamber kendine halef olmak üzere herhangi bir kişiyi ne göstermiş, ne de tavsiye etmişti.
Yine Kur’ân okuyon her Müslüman, Müslümanların siyasî idaresinin şûrâ olduğunu biliyordu. Bu sebeple Hz. Ebû Bekir, seçilmesine Peygamber’in yakın akrabalarından bazıları dışında hiç kimse itiraz etmedi. Hz. Ali de bir süre sonra Hz. Ebû Bekir’e biat etti. Böylece Müslümanların reislerini nasıl seçecekleri belirlendi.
Devletin teşkili ve işleyişi, zaten Rasûlullah tarafından tesbit edilmişti. Bundan sonra sistemin bu minval üzere işlemesi gerekirken, işler maalesef istenildiği ve gerektiği gibi işlemedi.
Hz. Ebû Bekir, vefatı esnasında Hz. Peygamber’in uygulamasından farklı bir davranış ortaya koydu. Sahabenin bazılarının itirazına rağmen, iyi niyetle Hz. Ömer’i Müslümanların reisliğine aday gösterdi. İşte bu, Müslümanların siyasî tarihinde Peygamber’in sünnetine uygun olmayan ilk siyasî hareket oldu.
Bundan sonra bilindiği üzere her reis, vefatından önce yerine aday göstermeye başladı. Daha sonraları da devlet idaresi verasete(krallığa) dönüşünce her kral veya reis, daha hayatta iken yerine veliaht göstermeye devam etti.
Ehl-i Sünnet’in devletin oluşumu ve yönetiminde benimsediği ana çizgi şûrâdır. Devlet reisi seçimle gelir ve seçilmekle gider.
İslâm Tarihi’nde bîat usûlü, sınırlı ve eksik de olsa uygulamada yer bulmuştur. Bugün artık İslâm Ülkeleri’nin çoğunda demokratik sistem vardır ve bu da kanaatimce İslâm’a en yakınıdır.
Benzer Konular
Ehl-i Sünnet İnancına Göre Devletin Oluşumu Ve İşleyişi
İlk İslâm devleti, herkesçe malum olduğu üzere Allah Rasûlü Hz. Muhammed(s.a.v.) tarafından Medine’de kurulmuştur. Rasûlulla’ın iki vasfı vardır: 1. Allah rasûlü oluşu, 2. Devlet reisliği. Rasûlullah devleti, on sene gibi kısa bir zaman içinde teşkil etmiştir. Burada ben devletin nasıl işlediği, nasıl idare edildiği üzerinde durmayacağım. Ben özellikle Rasûlullah’tan sonraki devlet şekli, idaresi ve işleyişi üzerinde durmak istiyorum. Zira, Ehl-i Sünnet inancına göre devlet olmadan hiçbir şey olmaz. Bunun için Rasûlullah, Medine’ye gelince önce devleti kurmuştur.
“Ehl-i Kitab Kimdir?”
Sayın Prof. Dr. Bedreddin ÇETİNER’in hazırladığı “Ehl-i Kitab Kimdir?” konulu tebliği hakkında düşünce, tenkit ve katkılarım.